12 Mayıs 2007 Cumartesi

'Sözde' değil, 'özde' demokrasi!

Demokrasi; ama gelişmiş anlamda anayasal kurum ve kuruluşlarıyla demokrasi hâlâ üzerinde çalıştığımız, deneyler yaptığımız bir süreç. Bu noktada herkes milletçe verdiğimiz büyük taahhüdü unutmamalıdır.



Biz demokratik anlamda Kopenhag Kriterleri'ne bağlı olduğumuzu, kendimizi bu kriterlere ulaştıracağımızı taahhüt ettik.

Dünya ölçeğinde bilinen ilk haritalar nerede ve nasıl yapıldı? Bu konuda uzman değilim. Ancak Piri Reis'in ve Akdeniz'i zamanında baştan başa fetheden Türk denizcilerinin harita yapma kabiliyetleri hepimizin malumudur. Dünyayı ölçeklendirmek ve haritalamak konusunda bunca yetenekli olmamıza rağmen son 50 yıldır yol haritası yapmak ve buna uymak konusundaki beceriksizliğimiz nedendir? Veya buna beceriksizlik demek gerekiyor mu?

Tam demokrasi...

Yoksa doğru kavram sancılı gelişme midir? Tüm bu değerlendirmeler bir yana, aslında Türkiye'nin bir yol haritası çizmek için temel hedefleri, kurucu önderi Atatürk tarafından bundan 80 yıl önce belirlendi: Muasır Batı medeniyetleri seviyesine her anlamda ulaşmak. Muasır Batı medeniyeti çok açık bir siyasi rejimi tarif ediyor: Laik ve demokratik bir Türkiye'yi! Muasır Batı medeniyeti çok açık bir iktisadi seviyeyi tarif ediyor: Geliri adil dağılmış, zengin ve müreffeh bir Türkiye'yi!

Demokrasi; ama gelişmiş anlamda anayasal kurum ve kuruluşlarıyla demokrasi hâlâ üzerinde çalıştığımız, deneyler yaptığımız bir süreç. Bu noktada herkes milletçe verdiğimiz büyük taahhüdü unutmamalıdır. Biz demokratik anlamda Kopenhag Kriterleri'ne bağlı olduğumuzu, kendimizi bu kriterlere ulaştıracağımızı taahhüt ettik. Kimse, tanımlanmış bu hedefin ardından "ama..." ve "ancak..." ile başlayan bir cümle kuramaz. Kimse Türk milletinin Kopenhag Kriterleri'nden daha azını hak ettiğini iddia edemez ve savunamaz. Kopenhag Kriterleri için Türk milletinin olgunlaşmasını beklemek, bunun bir olgunlaşma süreci olduğunu iddia etmek, bu milleti millet yapan temel değerleri hafife almak ve bu millete dolaylı biçimde hakaret etmektir.

Bu çerçevede Türkiye'nin siyasi anlamda haritası açıktır:

Kopenhag Kriterleri'ne ulaşmak, hatta bunu aşmak;

Kurum ve kuruluşları ile Avrupa demokrasilerine entegre bir hukuk devleti ve demokrasi anlayışı yaratmak.

Dünyadaki hiçbir gelişme ve değişme, örneğin buna Avrupa'da bazı kimselerin Türkiye'yi istemeyiz demelerini ve hatta AB'nin parçalanmasını dahil ediyoruz, bizi bu hedefimizden vazgeçirmemeli ve alıkoymamalıdır.

Verdiğimiz taahhüt, demokrasi ve Kopenhag Kriterleri ile sınırlı değildir. Öte yandan biz Avrupa Birliği'ne aday olarak Maastrich Kriterleri'ni hedef olarak beyan ettik. Bu, bizim iktisadi hedefimizdir. Bu kriterler borçlanmanın milli gelire oranından liberal piyasa ekonomisinin ve rekabet kurumunun nasıl işleyeceğine, hatta Merkez Bankası'nın nasıl konumlanacağına dair şartları açık bir şekilde ortaya koymuştur. Türkiye bunlara da uymak zorundadır. Türkiye, büyük bir çağdaşlaşma sınavına girmiştir, boş kağıt veremez. Türkiye 'kusura bakmayın ben bu işten caydım' da diyemez.

Türkiye, bu kriter ve ölçeklere sırtını dönerek başka bir yolda demokrasiye ve liberal ekonomiye ulaşabileceğini iddia edemez. Amerika'yı yeniden keşfetmeye ve yaratıcı sayıklamalara yer ve gerek yoktur. Peki, bu hedeflere ulaşmanın yol haritasını kimle ve nasıl çizeceğiz? Bir kere, her türlü gelişmeye rağmen başlamış olduğumuz müzakereler bize yeniden keşfetmemize gerek olmayan yol haritalarını sunuyorlar. Kendimizi sıkı sıkıya bu müzakerelere çabalayacağız.

'Bayrak elden gidiyor' diyenler

Bu müzakereler sırasında eskimiş ve demode olduğunu gördüğümüz kurum ve kuruluşlardan, alışkanlıklardan direnmeden vazgeçmeyi öğreneceğiz. Uygar ve müreffeh bir ülkede yaşamanın yetki ve sorumlulukları ile ne anlama geleceğini bir bir öğreneceğiz. Bu konuda hamaset ve palavradan milliyetçiliklere prim vermeyeceğiz. Paranoyaya dayalı komplo teorilerine pabuç bırakmayacağız. Din ve bayrak elden gidiyor velvelesine aldırmayacağız. Kararlı bir biçimde büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün çizdiği yolda ilerlemeye devam edeceğiz.

Yol haritamız bundan ibarettir. Başka da bir yol haritası aramak yerine bu haritayı dikkatlice okumamız ve yapmamız gerekenleri bir öğrenci edasıyla öğrenmemiz gerekmektedir. Tabii ki, her şeyi yeniden tartışacağız. Tabii ki metodumuzun ne olduğunu ve ne olması gerektiğini tekrar tekrar gözden geçireceğiz. Ama bu, hedeflerimizi, üzerinde anlaştığımız temel gayreti tartışmamıza yol açacak ve bize geri adım attıracak nitelik taşımayacak.

Bizim inancımız ve düşüncemiz budur. Bu inanç ve düşünce ile çocuklarımızın geleceğine ve geleceğin müreffeh Türkiye'sine yatırım yapmayı ve çalışmayı sürdüreceğiz.

Bu metin Sayın Oğuz Satıcı'nın 'Forum İstanbul 2007, Hedef 2023' toplantısında yaptığı konuşmadır.

TÜRKİYE İHRACATÇILAR MECLİSİ BAŞKANI

OĞUZ SATICI

Hiç yorum yok: